Monday, March 30, 2015

Aix en Provence


Mevsimine ters geziler en sevdigimiz seylerden birisidir. Jb bana yilbasi tatilimizi nerede gecirelim diye sordugunda ilk aklima gelen yerlerden birisi Provence oldu. Aslinda ilik bir bahar yada yaz gunu  doyamayacagimiz lavanta tarlalarini, soguk ve o kadar ruzgarli yilin son gunlerinde sokaklara tercih etmek mecburiyetinde kaldik. Iyi de ettik. 
Low-season visit is one of our favourites. When JB asked my idea about where we can spend a new year, one of the first answer was Provence. Instead of wandering around the lavender fields in a breezy spring or a warm summer day, we had to choose wandering around indoors or on the cute streets at the last days of the year. Why not !!! 

Eger Provence' daysaniz ve henuz varmadan Fransizcaniza bir goz atmak istiyorsaniz isinizi bir tik kolaylastirayim; hiz anlamina gelen "vitesse" kelimesini haznenizden cikartin. Zira Cézanne ve Émile Zola gibi sanatcilarin da sehri olan bu kucuk yerde bulamayacaginiz tek sey hiz olacak. Hatta bir an sokaklarin birinde durup aslinda Cézanne aklimdan gecenleri bir tabloya donusturse nasil olur diye dusunmedim degil. Hayal edelim; gunesli bir gun, rahat elbiselerinin icersinde bir yerel marketten digerine kosan insanlar, hamamlarinda keyif yapip Romalilara da bir tesekkur gonderenler ve meydanlardaki kafeleri doldurmus pastisini ya da yerel rosesini yudumlarken aksam uzun uzun keyfini surerek yiyecegi Povençale usulu bifteginin hayalini kuranlar... Iste tam bu noktada gerceklere donup Fransizca kelime haznemize yavaslik anlamina gelen "lenteur" u ekleyip huzurun dayanilmaz hafifligine geri donuyoruz. 

If you're in Provence, before coming here, check out your French and forget about one word "vitesse"!  It means speed and which is something you can not find around this easygoing hometown of Cézanne and Émile Zola. For a one moment I even thought about if Cézanne would paint what came into my mind about this city, what he would paint exactly? Imagine; in a sunny day locals in their easy dresses, shopping around from the local boutiques, enjoying the spas by sending their appreciates to the Romans then everyone fills the cafe terraces to sip pastis or a local rosé before heading off to enjoy long dinner ceremony of slow-cooked daube de boeuf Provençale. Then, here, at this point, we are adding the word " lenteur" or "slowness" in our vocabulary and turning back to the unbearable lightness of peace. 





Ayrilmadan once yapmaniz gerekenler; 
-Cours Mirabeau da yuruyus ve sonrasinda Émile Zola'nin ve Cézanne in ugrak mekani Leas Deux Garçon da bir seyler icip etrafi seyre dalmak,
-Musée Garnet'i mutlaka ziyaret edip essiz koleksiyonunda kaybolmak, 
-Cézanne in adimlarini takip edip atolyelerini ziyaret et ve tablolarina konuk olmus Mont Sainte - Victoire a bir de onun gozunden, atolyesinden bak, 
-Lavanta tarlalari ? Tabi sicak iklimde gidecek kadar sansliysaniz onlari da kacirmayin derim :) 

Don't leave before; 
-Walking around Cours Mirabeau and drink something in Les Deux Garçons where Émile Zola and Cézanne hung out often and one of a clutch of cafes. It buzzes with people watchers, 
-Visiting Musée Garnet and lose yourself into a selected collection of it,
-Following the steps of Cézanne, visit his studios and look at Mont Sainte - Victoire from there, on his eyes, where became a subject of a number of Cézanne paintings,
-Lavander fields ? Well, if you're lucky enough going there in a warm climate yes why not, don't miss them too :) 





The garden of Musée Garnet from inside. 



Ve son olarak "Le Petit Verdot" nun buyuk bir ziyafetten sonra 3 farkli crème brûléesini tatmadan donmeyin. 
And lastly don't leave without tasting three different kind of crème brûlée after a great meal at "Le Petit Verdot"


Woolrich parka / American Apparel leggings / Comme de Garçons x Converse shoes / JB's grand father's fur cap 

Pics by me and JB 



























7 comments:

  1. Ezgicimmm beni yazılarınla bu fotoğraflarla hala adının hikayesini sana sormaya fırsat bulamadıgım blogunla hayatımdan kısa bi anlığına koparıp muhtemelen senin blogun dısında baska hiçbiyerde yüz yüze gelemeyeceğim gercekler ve guzellikler butunuyle karsılastırıyorsun ya. Tesekkür ederim. İçten ve minnet dolu bi tesekkür. Bazen yaptığın bişeyin senin için bi anlamı vardır ve baskaları için de olmasını dilersin ama bilemezsin ya tam olarak. Senin blogunun anlamı cok ozel benim için. Bir nine gibi yazdıgım bu gereksiz duygusal yorumumun sonuna geldim su an. Operim gozlerinden:)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Fundacigim bende sana aldigim bu en guzel en icten yorumlardan biri icin sonsuz ve icten bi tesekkuru borc biliyorum. Blogum benim icin her ne kadar cok anlamli olsada hic bir zaman farkli kaygilar tasimadan kim okuyacak kim okumayacak demeden devam ediyorum ve boyle yorumlarla karsilastigimda da inanilmaz bir mutluluk ve motivasyonla yoluma devam ediyorum. Tekrar cok tesekkur ederim canim arkadasim cok operim seni de guzel aileni de. En kisa zamanda hepinizi burada gormek dilegiyle:)

      Delete
  2. Ben sevdiğimiz,bulunmaktan keyif aldığımız bir yer'in her mevsimdeki halini görmek ,yaşamak ve böyle de orayı daha da çok her haliyle sevmekten yanayım,o nedenle mevsime ters ziyaretleri severim:) Özellikle yazın kalabalığında gittiğim yerleri kış'ın ortasında ıssız hali ile görmeyi de..

    Kendini özletiyorsun ,fransızca ile uğraştığını (hatta muhtemelen çok ilerledin) biliyorum ama arada yaz ve kendini göster,çok özletiyorsun:)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Canim benimmm, daha sk yazmam gerektiginin farkindayim hatta simdi bir yeni post daha girmek icin oturdum ama ne zamana yayinlanir bilemiyorum. Yinede soylediklerin kulagimda kupe daha sk yazicam cok bos biraktim buralari biliyorum. Ama az cok taniyosun beni yazinda oyle gelisiguzel fotolari insanlarin onune atar gibi yapamiyorum uzun uzun icime sine sine biseyleri anlatayim istiyorum o da zaman aliyo haliyle:) Bu aralar vaktim olcak gibi daha sk yazicam soz. Cok operim seni sirinem<3

      Delete
  3. Guzelim ! Ya ben de oyle ters koselere yatmaya bayiliyorum galiba... Aslinda dahasi her mevsim gormek istedigim yerler de var.. Onlari mesela hep ters iklimde gormeye baslarim.. Paris'i mesela insanlar hep ilik ve bahar ve gunesli gunlerde isterken ben o 1920'lere gidip tam icinde hissetmek icin ouslu, yagisli gunleri tercih etmisimdir.. Alpicco'nun da oyle bi sayehatta icimde buyumeye baslamasi sanirim tesaduf olmamali.. Provence kismini henuz yapamadik biz.. Cote d'Azur oyle dolu dolu gecti ki gun ayirip yarim yamalak gezmek istememistik o yuzden mutlak tek basina bir seyahat olacak.. Notlarimda senin ucra koselerin, minik leziz tavsiyelerin, sokak arasi mutluluklarin ve kesin ve kesin muze tavsiyelerin olacak.. Oh ya ! iyi ki varsin sen.. Iyi ki boyle farkli bi bakis acisina ben de o acidan yarim yamalak da olsa bakabiliyorum.. cok opucuksss ! (Bu arada uzun zamandir Seferihisar'da can bulup dunyaya yayilan hayati yavaslatma durumunun buyuk hastasiyim.. Bunun icin hayatimda yeni planlar ve duzenlemeler de var.. Karsi karsiya gelsek de anlatsam sana be guzellik..)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Zaten en guzeli ger yeri sindire sindire gezmek. Bir sonraki ziyaretinizde de Provence yaparsiniz hem kim bilir belkide uzun zamandir planladigimiz bir Bask bolgesi tatili yapariz hep birlikte :)) O yeni planlari ve duzenlemeleri cok merak ediyorum karsi karsiya gelmeyi bekleme bunlar icin ara suprizler yap bana :)

      Delete